Sevgili'ye...

Yeniden Başlamanın Başlangıcı için...


Sevgili’ye,

Sevgili basit bir kelime gelse de kulağa, bir kere de bir hece de değersizmiş gibi dökülse de dudaklardan çok şey ifade eder aslında yürekten dile getirene… O nedenle sevgili’ye diye başlıyorum bütün sözcüklerin anlamını yitirdiği bu noktada. Her şeye yeniden başlamanın başlangıcını temsil etsin diye. Hani liseli gençler ilk aşklarına sevgili derler ya işte bu yüzden anlamı gökyüzü kadar uçsuz bucaksızdır. İlk defa elleri değmiştir karşı cinse ilk defa kalbi çarparken, aşkın ne demek olduğunu bilmeden işte öyle saf öyle temiz bir kelimedir Sevgili… gökyüzünde ki o bembeyaz pamuk bulutlar gibidir sevgililer… süzülürken usulca güneşin ışıkları altında maviliklerde birbirlerine değince çarpar ya yıldırım. İnletir ya yeryüzünü önce bir şimşek çakar sonra yer gök inler. İşte böyle ilahi ve böyle engellenemez… Sonra yaşanan o kusursuz duygular yağmur damlaları gibi dökülür gökyüzünden. Karışır toprağa, kimi bir çiçeğe bir ağaca can verir, kimi denizleri gölleri hareketlendirir. Sonra kirlenir dünyada, güneş acır ısıtır yeryüzünü ve buharlaştırır o yaşanan duyguları… Tekrar gökyüzüne o bembeyaz pamuklar hayat bulsun diye… Kısaca döngüsü budur sevginin saf sevginin, kainatta her şeyin bir sonu olduğu gibi sevginin de sonu vardır ama ilahi gücü budur sevginin her zaman bir şansı daha olur. Süreklidir sevgi ve asla kaybetmez saflığını, hep tazeler kendini. Efsaneler içinde basit bir hikayedir aslında bütün yaşadıklarımız. Kabuslar görürüz, severiz, ağlarız, üzülürüz, yaşarız hayatı doya doya sonra kesilir sözümüz ansızın söylenecek kelime kalmamıştır çünkü. Mucize bekleriz başkalarından her yerimiz yanarken. Birden olup biti verir bazı şeyler ömür gibi bir çırpıda geçer. Baki kalan yürekte kalan saf sevgidir. Hasrete düşmüştür yüreğimiz aslında çok yakındayken yakınındayken… ne diyordum ben sevgi diyordum sevgili diyordum, melankoliye yaklaştı gene insanoğlu işte. Dur ben sana içimde ki sevgiyi sana olan aşkı anlatacaktım. Hiç bitmeyecek her zaman aynı saflığını koruyacak senin için yazılmış bir kaderi yazacaktım. Gözlerine ilk bakıp ellerinden ilk tuttuğum dakika başladı senin için yazdığım hikaye. Kalbimin hızla çarpmaya başladığı o pastane köşesiydi. Çok klasik oldu farkındayım ama mucizeler aslında küçük basit şeylerdir. Gözlerimi dudaklarından dökülen anlamsız kelimelerden alamadığım an başlamıştı aslında. Sadece farkında değildim o an bir ömür yazılacak iki kişilik destansı hikayemizin. Hayatımın kadınıydı karşımda duran sadece farkında değildim. Alfabesi olmayan bir dil gibiydim senin dudaklarına değmeden önce.

Ben sana bir söz verdim, bundan elli sene sonra bile olsa iyi ki senin ellerini tutmuşum, senin kulağına fısıldamışım sevdiğimi kulağına diyeceksin diye… Ben sana aidim bitanem, sensiz anlamım yok. Özlüyorum her saniye teninin kokusunu nefes alış verişini. Birden bire olup bitiveriyor, kabusta rüyada aynı, ikisi de  geçiyor ömür gibi vakit gibi yeter ki dokun, yaşam ölüm kadar soğukken ısıtır sevgimiz hayatlarımızı. Neler hissettiğimi anlamak için yaklaş yüreğime dokunmaya çalış sadece unut söylediklerimi boşver yaptıklarımı, affet beni sadece dokun bitanem… Dokun dokun ki dursun dünya, aydınlansın gökyüzü, dalgalansın denizler, yalnızca rüzgarın yapraklara dokunduğu gibi dokun, bu kadar önemli işte benim için balığın suyun içinde yaşaması gibi aynı işte yok bir farkı. Dokun ki dursun an, o an vazgeçsin akrep dursun yelkovan… Doğduğum yıldan o ana kadar geçen bütün yıllar silinsin yaşanmamış olsun. Konuştuğumuz tek lisan aşk olsun, pembe dizilerden yaşanandan gerçek olsun. Zamandan dost olmaz bize, ardına bakmadan yürüyor çünkü o, anlamaz bizi geç kalmadan…

Ellerini tutup sıcaklığını içimde hissettiğim, ömre bedel ilk sarılmaya kadar. Nerden bilebilirdim ki ilk saniyeden itibaren yanımdayken bile özleyeceğimi, özleyebileceğimi. Bırak unut her şeyi anı yaşa sadece ellerimi sımsıkı tut asla bırakma, dudaklarımı ıslat sevginle saçlarımı okşa başını omzuna yaslayınca o an hayat durur işte dert tasa uzaklaşır bütün dünya, her şey grileşir, nefesler tutulur acıtmaz canımı o an yaşanacak hiçbir şey, ver saf sevgini yüreğime, arının bal toplaması çiçeği acıtmaz, sık ellerimi sımsıkı asla bırakma. Yaşayalım, yaşatalım her şeyi yeniden başlamanın başlangıcını… Sarıl sıcacık, bir rüzgar girsin aramıza serinletsin yüreklerimizi, işte o zaman kulağıma fısılda haykırırcasına sevgini… Bir ömür her yıl her ay her hafta her saat her dakika her saniye fısılda… ben seni çok seviyorum.Çünkü sen benim vazgeçilmez inci tanemsin.

Ömer Faruk EREN
2012 - istanbul

Sıradışı Usb Flash Bellekler

Buna benzer birçok başlık altında sıradışı tasarıma sahip usb flash bellek görmüşsünüzdür mutlaka... Ama bunlar birbaşka ve bu kadar çok çeşidi bir arada bulmak gerçekten zor.

Herkes farklı birşeye sahip olmak ister, yada daha doğrusunu söylemek gerekirse günlük hayatta kullandığımız şeylerin başkalarının sahip olduğu ürünlerden farklı bir özelliğe yada görünüme sahip olmasını isteriz. İşte bu usb flash bellekler de tam aradığınız gibi...

Sizin için derlediğim sıradışı tasarıma sahip bu flash belleklere birlikte gözatalım...






Bu birbirinden güzel sıradışı tasarım usb flash belleklerden birine umarım sahip olursunuz... :)



DVD Tavsileri (Mayıs)


Grown Ups - Büyükler


Grown Ups - Büyükler
Adam Sandler, Kevin James, Chris Rock, David Spade ve Rob Schneider'ın başrollerde olduğu ‘Büyükler’ (Grown Ups), küçükken iyi arkadaş olan ve Dört Temmuz hafta sonu için aileleriyle birlikte otuz yıldan beri ilk kez bir araya gelen beş erkek hakkında dur durak bilmeyen bir komedi.
Beş çocukluk arkadaşı, yaz aylarını yıllar önce şampiyonluk kutlamalarını yaptıkları göl evinde geçirmek için büyüdükleri kasabaya dönerler. Filmin baş karakteri, büyüdüğü kasabaya dönmesi gerektiğinde, bunu ailesini yola sokmak için bir fırsat olarak görür. Bunu yapmak için, bir göl evi kiralar ve Dört Temmuz haftasında kalmaları için eski arkadaşlarını ve onların ailelerini davet eder. Kaldıkları yerden arkadaşlıklarına devam eden bu beş kişi, ilerleyen yaşın büyümek anlamına gelmediğini keşfederler.

The Tourist - Turist


The Tourist -Turist
Turist (The Tourist), Florian Henckel von Donnersmarck tarafından yönetilen, Altın Küre ödüllü Johnny Depp ve Oscar ödüllü Angelina Jolie'nin başrolleri paylaştığı film. ABD'li bir turistin (Depp), bir kadını (Jolie) işlediği bir suçu örtmek için kullanmasını konu    edinmiştir.                                            The Tourist, Amerikan turist Frank'in (Johnny Depp) kırılan bir kalbi onarmak için İtalya'ya gitmesi üzerinde durur.Elise (Angelina Jolie) ise sıradan bir kadın olarak bile bile Frank'le bir yolda karşılaşır.Venedik'in nefes kesen fonuna karşın, Frank romantizmin peşine düşer; ama yakında kendini bulur, Elise ve o entrika ve tehlikenin fırtınasına yakalanır

Pride and Glory - Zafer ve Gurur


Pride and Glory - Zafer ve Gurur
Dört New York polisi tuzağa düşürülerek öldürülünce, tüm teşkilat alarma geçer. Serbest dolaşan bir polis katili varken ve tüm gözler bu davaya çevrilmişken, Manhattan Polis Şefi Francis Tierney, Sr. (Jon Voight) dedektif oğlu Ray Tierney'den (Edward Norton) davayı yürütmesini ister. Ray yitirilen polislerin, ağabeyi Francis Tierney Jr. (Noah Emmerich) ve kayınbiraderi Jimmy Egan'la (Colin Farrell) omuz omuza çalıştıklarını bildiği için davayı isteksizce kabul eder.
Dava işlerin trajik ölçüde ters gittiği rutin bir uyuşturucu baskını gibi görünse de, Ray, derinlere indikçe birilerinin uyuşturucu tacirlerini polislerin gelmekte olduğuna dair uyarmış olması gerektiğini fark eder.

Bunu içerden biri yapmış olmalıdır. Daha da kötüsü, ipuçları en olamayacak yöne işaret etmeye başlar: Kardeşine ve kayınbiraderine. Sorular yükseltildikçe, dava, aile üyelerini aileye sadakat ile teşkilata sadakat arasında seçim yapmaya zorlar.


Bu ay sizlere tavsiye bu üç güzel filmi tavsiye ediyorum, ayrıca bu filmler şu an d&r mağazalarında indirimde, kaçırmayın...

Bundan sonraki aylarda size dvd tavsileri vermeye devam edeceğim.

İyi seyirler...


Naturlandia Andorra

Andorra Presnliği'nde bulunan, dağların tepesine kurulmuş harika bir doğa ve eğlence parkı naturlandia...
Paintball dan atv macerasına, bisiklet parkurlarından macera dolu yürüyüş etkinlerine daha onlarca aktiviteye ev sahipliği yapan yepyeni bir trend ecopark...


Naturlandia Yolu

Andorra'ya giriş yaptıktan sonra tabelalar sizi yönlendiriyor zaten sisli dağın zirvesine doğru. Saint Julia de Loria diye anılan bir bölgede. Zaten minicik bir ülke, kaybolmanızın veya yolu şaşırmanızın hiçbir imkanı yok.


Tobotronc 5.3 km ile dünyanın en uzunu
Bu ecopark içinde barındırdığı müthiş aktivitelerle görülmesi gereken yerlerin başında yer alıyor. Özellikle Tobotronc adlı atraksiyon bütün parkın heyecanını yaşamanıza yetiyor. Litaritürde Toboggan olarak bilinen bu aktivite sözlük anlamı olarak kızakla kaymak veya gitmek, toboggan slide böyle kızakların kayması için yapılmış ve çoğunlukla setlerle çevrilmiş dönüşlü yokuş, kızakla kay, kızak; ayaksız ve ucu kalkık alçak kızak olarak geçmektedir.


Andorra'da naturlandia ecoparkı'nda bulunan Tobotronc ise dünyanın en uzunu olma özelliğine sahiptir. Toplam 5.3 km uzunluğundadır ve Andorra'nın zirvelerinde yemyeşil doğanın içerisinde heyecanlı dakikalar geçirmenize olanak sağlar. Hatta ABD'de uluslar arası Toboggan Şampiyonası bile yapılmaktadır.

Tobotronc bir kişi 10 € karşılığında size harikalar sunar. Herhangi bir güvelik riski ile karşı karşıya değilsiniz. Son derece güvenli roller coaster gibi adrenalin patlaması yaşanmıyor. Temiz doğa havasını ciğerlerinize çekerek ıssız bir ormanın içinde rayların üzerinde sakin bir yolculuk yapıyorsunuz. Başlangıcı sizi raylar üzerinde tepe noktaya ulaştırıyor ve daha sonra tepe noktaya ulaştıktan sonra eğlenceli bir atraksiyona geçiş yapıyorsunuz. Kışın gitmenizi tavsiye etmem çünkü özellikle yağışlı havalarda raylar ıslak olduğu için parkur kapatılıyor.



Tobotronc Yolculuğu




Tobotronc Başlangıç Yolculuğu




Andorra'ya düşerse yolunuz zaten yapılması gereken şeylerin başında gelir naturlandia ziyareti ve tobotronc. Eğer kalabalık bir ekip ile gidiyorsanız belki paintball ama bu tarz aktiviteleri ülkemizde de gerçekleştirebilirsiniz. Bana göre sadece tobotronc için görülmeye değer naturlandia. Kalan zamanda valizlerinizi ve çantanızı parfüm ile doldurmaya devam edin. :)

http://www.naturlandia.ad/en/activitats_tobotronc.aspx adresinden ise atraksiyonlara göz atabilirsiniz.

Ömer Faruk EREN
Andorra 

Safran tadı ile...


Dua'ya açılan eller gibi...


Cinci Hamamı

Çarşı

Demir döven...

bir içim safranbolu

Gardiyan

ıssız sokak

Yörük yokuşu

Yörük yokuşu 2

çirkin ördek yavrusu

Alman Pastası Tarifi



Alman Pastası


Keki için;
2 adet yumurta
1,5 çay bardağı şeker1 çay bardağı yoğurt
3,5 çay bardağı un
125 gr margarin
1 paket kabartma tozu

Kreması için;
Yarım kg süt
3 yemek kaşığı un
1 çay bardağı şeker
1 adet yumurta
1 yemek kaşığı margarin
1 paket vanilya

Hazırlanışı;

İlk olarak keki hazırlamalıyız. Bu nedenle derince bir kapta 2 adet yumurta ile 1,5 çay bardağı şekeri beyazlaşana kadar çırpın. Daha sonrakalan malzemeleri yani yoğurt, un, erimiş margarini, kabartma tozunu ekleyerek kekin hamurunu oluşturun. Hamuru yağlamış olduğunuz tepsiye dökün. Tepsinin çapı yaklaşık 25 cm genişliğinde olsun. Hamurumuzun miktarı çok değil o nedenle büyük bir tepsiye koymayın. Keki 160 derecede önceden ısıtılmış fırında üzeri pembeleşinceye kadar pişirin. Kek piştikten sonra fırından çıkararak soğumaya bırakın ve bu arada kremasını hazırlayın.

Krema için yukarıda belirtilen malzemeleri bir tencereye ekleyerek koyulaşana kadar karıştırarak pişirin. Krema hazır olduğunda kekinizi ortadan ikiye bölün, Keklerin arasına tüm kremayı dökün ve eşit olarak yayın. Kekin üst kısmını kapatın ve en üstüne pudra şekeri serpin. Soğuduktan sonra servis yapabilirsiniz. Afiyet olsun..