Venedik

VENEDİK - Gondollar Ülkesi


Venedik
Sokakları su, meydanları turist, suların üzeri gondollar dolu… Venedik’e girerken treni değil de deniz yolunu tercih etmelisiniz. Etmelisiniz ki, masal kusursuz başlasın. Yani mutlu dalmalısınız uykuya, güzel bir rüya görebilmek için. Venedik’e yaklaşırken tekneniz, Duke’lerin fısıltısını duyup, asırlar önce bu sularda ki ticaret gemilerini hissedebilirsiniz. Yol boyu şehri savunmak için kullanılan bir yöntemin izlerini görürsünüz. Şehrin etrafını çevreleyen suların birçok noktasında lagünler var, bu lagünler suların altında kalmış ve sığ sular oluşturmuşlar etrafta. Venedikliler kendileri ve ticaret gemileri bu lagünlere denk gelip karaya oturmasın diye gemiler, tekneler, işaretlemişler direklerle yol boyu. Şehre herhangi bir saldırı söz konusu olduğunda kaldırıvermişler işaretleri, yollar belirsizleşmiş. Saldırı için gelen donanmalar takılmışlar bu lagünlere. İşte bu nedenle hep iyi geçinmiş herkes Venediklilerle…

Gondol Sefası

Venedik yaklaşık 118 adacık üzerine kurulu, 170 kanal ve kanalları birbirine bağlayan 400 köprü ile, zamanında veba salgınından korunmak için çıkarılan, şimdi ise simgesi ve hediye eşyası haline gelen maskesiyle, cadı şeytan diyerek sahipleriyle birlikte yakılan kedilerin torunlarıyla, ortaçağdan kalma ticaret şanıyla meşhur masalsı su kentidir.


San Marco Meydanı
San Marco Meydanı karşılar sizi, Osmanlı’nın hediye ettiği sütunlara selam verirsiniz meydana yaklaşırken. Avrupa’nın salonu derler bu meydana. Napolyon “Avrupa’nın en güzel şenlik alanı.” bile demiş bu meydan için. Meydanda Dükler Sarayı, Porte della Centa, Saat Kulesi, Procuraite Vecchie, Procuraite Nove, Camponile var. Tekne ile gidince Venedik’e meydana yaklaşırken Son Nefes Köprüsü’nü görürsünüz. İç Çekiş veya İşkence Köprüsü olarak da bilinir. Düklük Sarayı ile Yeni Hapishane arasında kapalı olarak inşa edilmiştir. İsmini de muhtemelen buradan almıştır, cezaevine giden mahkûmların Venedik’e son defa baktıkları yer olduğu için… Rialto Köprüsüdür en renkli ve en meşhur köprü. Rialto köprüsünün üzeri ve etrafı birbirinden güzel hediyelik eşyacılar ve maskeler, ayakkabı ve çantalar, şekerleme ve çörekler bulabileceğiniz Grand Kanal’ı doya doya seyredebileceğiniz bir yerdir. Grand Kanalın üzerine inşa edilmiş en eski köprüdür, iki yakayı birbirine bağlayan. Venedik’in en büyük kanalıdır, adından da anlaşıldığı gibi. Ana caddesidir aslında şehrin, Venedik’in Champs Elysee’si… 200’den fazla saray vardır kanalın kenarında, İstanbul’un Boğaz’ı gibi ayırır şehri ikiye. Venedik’in etrafında bulunan adalarda meşhurdur. En çok duyulanı Murano camlarının memleketi Murano Adası’dır. İtalya’nın her şehrinde rastlayabilirsiniz, cam kolyeler, biblolarına.

Rialto Köprüsü'nden Grand Kanal

Venedik aynı zamanda huzuru temsil ediyor. Sessizlik sakinlik. Beton yapılaşmadan ağır basıyor mavi suların rengi. Tabi hemen aklınıza Bora Bora sahillerinin maviliği gelmesin aklınıza. Ama su işte, huzuru her rengiyle sağlayabiliyor. Benim hayalimde ki Venedik, işte o Maldivler de ki, Bora Bora’da ki denizin muhteşem sularıyla bezeli. Kapatıp gözlerinizi, o mükemmel maviliği Venedik kanallarına yerleştirin ve manzarayı hayal edin.


Kral Gondolcu :)
Büyük bir paradoks yaşanır Venedik’te aslında. Çünkü en çok intihar vakalarının olduğu şehirlerden biridir, aynı zamanda hem huzur hem hüzün bir aradadır bu şehirde. Hiç tekin gelmez insana kanallarda gezerken görünen evler. Sanki terk edilmiş bir şehir gibi hüzünlüdür kanal sokaklar. Bence bunun nedeni asırlar önce şehri kasıp kavuran veba salgınıdır. Ayrıca çığlıklarıdır, cadı diye yakılan günahsız kadınların ve kedilerinin, şehre acı dolu bir hava katan. Sahipleriyle birlikte yakılan kedilerin laneti diyorum ben. Acı ve hüzün bu iki nedenden dolayı yerleşmiş şehrin simasına. Uzun yıllardır aşıklara mesken olmuş, filmlere konu ve set olmuş, bütün duyguları aynı anda yaşayabileceğiniz, herkesin “yakında tarihe gömülecek, zor ayakta duruyor, sular altında kalacak!” dediği, ayak basınca nereye gideceğinizi şaşırmanıza neden olan, gondolları görünce kendinizi şanslı hissetmenizi sağlayan masal şehir Venedik, mutlaka görülmesi gereken şehirlerden biridir. Avrupa’nın herhangi bir şehrinde olduğu gibi burada da elinizde harita olmalıdır mutlaka, ama bence haritayı çantanıza kaldırmalı ve sokaklarda kaybolmalısınız. Her bir sokağın gizemli yönleri var, keşfetmek çok eğlenceli. Uzunca yürüdüğünüz bir sokağın sonunda su dolu sokaklarından birine ulaşıp, ayaklarınızı suya uzatıp, önünüzden geçen içinde turist dolu gondollara el sallayabilirsiniz.


Ömer Faruk EREN
Venedik

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder